Ufkun Ötesi: Gezi Parkı Açık Hava Kütüphanesi

Aytaç Kayadevir

Öz

Yazıda, kitapların fiziksellikleri ile varoluşsal amaçları arasında bir ayırım yapılarak, kitapların varoluşsal amacının, bilgiyi iletmek olduğu belirtilmiştir. Ancak bilgi fiziksel bir şey olmadığından, kitaplarda iletilenler, temsili olarak yalnızca birer kod veya simgedir. Oysa bilgi, Doğa’dan kaynaklandığı
ölçüde her yerdedir. Dolayısıyla bir ağaç ya da bulut da bir bilgi taşıyıcısıdır. Bu anlamda, tarih öncesi ilkel halklarla da bir analoji kurularak doğanın, aslında uçsuz bucaksız bir açık hava kütüphanesi olduğu ifade edilmiştir. Buradan devamla, Doğa’dan kaynakladığı ölçüde, bilginin, toplumsal/kolektif bir birikim olduğu ve mülkiyet ilişkisine tabi olamayacağı ifade edilmiştir. Kütüphane binaları, bilginin bu mülkiyet ilişkisinden uzak, toplumsal/kolektif oluşuna hizmet eden kamusal mekânlardır. Ancak bilginin fiziksel olmayan kolektif doğası ve kitapların varoluşsal amacı dikkate alındığında, bilginin
paylaşılacağı kamusal mekânlar sadece kütüphane binaları değildir. Parklar gibi kamusal alanlarda kurulan açık hava kütüphaneleri, bilginin toplumsal oluşundan kaynaklanan bilgiye eşit erişimin olanağını arttırabilir ve bilginin her yerdelik’ini temsil edebilir. Yazıda 2013 Haziran’ında Taksim Gezi Parkı’nda oluşturulan Gezi Parkı Açık Hava Kütüphanesi örneğinden söz edilerek, bu türden park kütüphanelerin bilgi üzerindeki mülkiyet ve tahakküm ilişkisini tersine çevirebilecek potansiyele sahip olduğu belirtilmiştir.


Anahtar Kelimeler


Park kütüphaneleri; Gezi Parkı Açık Hava Kütüphanesi; bilginin toplumsallığı; bilginin kolektif doğası.

Tam Metin: PDF
x
##plugins.generic.fileValidation.errorTitle##