Kil Tabletlerden Elektronik Yayıncılığa Kütüphanecilik Felsefesinin Gelişimi ve Dönüşümü
Öz
Kütüphanecilik kurumsal olarak yaklaşık 5.000 yıllık bir geçmişe sahip olmasına rağmen, bilimsel bir disiplin olma kimliğini, birçok bilim dalında olduğu gibi, 19. yüzyılın ikinci yarısında kazanabilmiştir. Kütüphaneciliğin felsefi boyutu ise bu gelişmelerden çok daha sonra 1930’lu yıllardan itibaren tartışılmaya başlanmıştır. Bilimsel kimliğinden ziyade uygulama boyutu ve mesleki niteliği daha ağır basan kütüphanecilikte, felsefi ve kuramsal tartışmalar daha çok akademik kesimle sınırlı kalmıştır. Etik, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi konular kütüphanecilik disiplini içerisinde önemli yer tutmalarına rağmen, bunların felsefenin temel konuları arasında yer aldığı neredeyse hiçbir zaman göz önünde bulundurulmamıştır.
Kütüphanecilik felsefesinin ele alındığı ilk dönemlerde, kütüphane kurumunu ve enformasyon kaynaklarını temel alan yaklaşımlar ön plana çıkarken, elektronik yayıncılığın gelişimi ile birlikte bu algılayış değişmeye başlamış, enformasyon ve bilgi tartışmanın odağına yerleşmiştir. Çalışmada, tarihsel süreç içerisinde kütüphaneciliğin nasıl bir gelişim gösterdiği, bu gelişimin onun kimliğini, felsefi ve kuramsal boyutunun ortaya çıkmasına nasıl etki ettiği, hangi dönemlerde hangi felsefi bakış açılarının ön plana çıktığı ele alınmıştır.